Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

28 Haziran 2017 Çarşamba

''Kızıl Ateş'' Ilona Andrews (Kitap Yorumu)



Kitap Adı: Kızıl Ateş (Burn for Me) 
Yazar: Ilona Andrews
Yayınevi: Yabancı
Baskı Tarihi: ABD (28 Ekim 2014) - Türkiye (Ağustos 2015)
Tür: Seri (Hidden Legacy, #1)
Goodreads Puanı: 4.39/5 



Tanıtım: 

Ben ateşim: Benim için yan. 

Nevada Baylor dedektiflik kariyerinin en zorlu göreviyle karşı karşıyaydı; dengesiz bir şüpheliyi bulup ailesine teslim etmek. Bu görev tam bir intihar girişimiydi. Yakalaması gereken kişi en yüksek seviyede büyü gücüne sahip bir Lider'di ve önüne gelen her şeyi ve herkesi ateşe veriyordu. 

Ve sonra son derece karanlık ve baştan çıkarıcı bir milyarder ve aynı derecede güçlü başka bir Lider, Connor ''Çılgın'' Rogan ortaya çıkmış ve Nevada'yı kaçırmıştı. Nevada ondan kaçmakla, kendisini onun kollarına bırakmak arasında bocalıyordu. Ve daha da kötüsü, hayatta kalabilmek için Çılgın Rogan'la iş birliği yapmak zorundaydı. 

Rogan da Nevada'yla aynı hedefin peşindeydi, bu nedenle ona ihtiyacı vardı. Fakat Nevada kolay lokma değildi ve Rogan hayatında ilk kez kendinden başka birisini önemsemeye başlamıştı. Ama Rogan büyü dünyasında aşkın da en az ölüm kadar tehlikeli olabileceğini çoktan öğrenmişti. 








''Kuralları unutma: Kendimize aynada bakabilmeliyiz. Bazen bu korkunç şeyleri yapmak demektir, çünkü başka seçenek yoktur. Doğru şeyi yapıyor musun?''







*Ön Söz*

Geçenlerde fark ettiğim bir şey beni o kadar rahatsız etmeye başlıyordu ki, sonunda buna bir çözüm bulmak için elime aldım bu kitabı. O da, yaklaşık bir-iki aydır, elime YA türünden farklı kitap geçmemiş veya okumamış olmam. Ben ki bir seri okumadığı sürece, okuyacağı kitapların üst üste aynı türe denk gelmemesi konusunda titiz olan birisi olarak, neden kendi alışkanlığımı iki ay boyunca esnetmek konusunda bu titizliğim işleri devralmadı merak ettim, sonra da kendime kızdım. Bu fark ettiğim şeyden sonra da biraz kendime süre tanıdım, ardından da bulduğum ilk fantastik kurgusuyla günüme başladım. Karakter analizini yapmayı es geçiyorum, zaten karakterlere odaklı değil de konuya odaklı bir kurguydu bana göre. Yani karakterlerin kimliklerine bağlı değil de, bunları nasıl yönettiklerine göre şekillenen bir kurgu mevcuttu. 




*Konu Özeti* 

1863 yılında, bilimadamları, insanların içlerinde halihazırda büyü yetenekleri olduğunu; ama bunu aktif hale getirebilmek için bir tetikleyici bulmaları gerektiğini savunuyorlardı. Bunu bulabilmek için yapılan çalışmalardan sonra, bu amacı gerçekleştirebilecek ''osiris'' adlı bir serumun yapılmasıyla, gelecek olayların kelebek etkisi gibi sonuçlarını başlatacak olan hareket gerçekleşmiş oluyor. Bu tehlikeli projenin onay verilmesinin yalnızca bir sebebi vardı, o da devletlerle yapılan savaş sırasında, bu büyü unsurunun askeri bir üstünlüğün kesin olarak belirlenmesini sağlamasıydı. Ancak, projenin önde gelen insanların korktuğu şey gerçekleşiyor, ve bu gizli olarak tutulan serum insanlığın eline geçerek tamamıyla kendi çıkarları için kullanılmaya başlanıyor. Hükûmet, serumu insanlığın kötü emellerinin elinden alıp da bir daha bu izdihamın tekrarını yaşamamak için kimsenin ulaşamayacağı yere kaldırıldığında bile, iş işten çoktan geçmiştir. Bu serum sayesinde büyü özelliklerine yeşil ışıl yakabilen ve böylelikle de özel yetenekli lakabı alan insanlar, bir buçuk asır sonrasında kendi yeteneklerinin türlerine göre Haneler'e ayrıldı: Pirakinetikler (ateş kontrolü), Akuakinetikler (su kontrolü), Enerkinetikler (saf büyü enerjisi), Fulgurkinetikler (şimşek kontrolü);  Telekinez (objeleri zihin yardımıyla yerlerinden oynatabilme), Yansıtan (görüntüleri başka bir zihne yansıtabilme) Uyumlayan (bir başkasının duygularıyla uğraşabilen) Bilgicilik (yalan ile gerçeği birbirinden ayırt edebilme); bu hanelerden sadece birkaçıdır ama aralarında en dikkat çekenler olarak bilinir. Bir de zihinsel güçleri olan insanlar vardı ki kendi içlerinde ayrılıyorlar.

Bu haneler de kendi içlerinde bir sistem geliştirerek, halkları arasındaki dengeyi sağlayabiliyorlardı. En alçakta olana düşük, sonra ortalama, ardından dikkat çeken, sonrasında önemli, en yükseğine de lider deniyordu. Bunlar da, sahip oldukları güçlerin sınırlarını ne kadar genişletebildiklerine göre belirlenen bir sıralamaydı. Bu güçten en çok yararlanabilen ve etkisi olan insansa liderleriydi ve her ne kadar uyulma gibi bir zorunluluğu olmasa da, taşıdığı gücün yanında durup da bunun çıkarlarından yararlanmak isteyen her akıllı insan, yakında olmanın uzakta olmaktan daha mantıklı bir hamle olduğunu biliyordu. Haneler'in bu sistemleri, hem kendi içlerinde, hem de haneler arasında yaşanabilecek karmaşıklıktan doğan tatsızlıkları en aza indirgemek için önemli bir adımdı. Ancak, haneler arasında birbirleriyle barış halinde kalmak önemli olsa da, bu hanelerde yaşayan insanlar bağımsızdı ve başka haneden olan kişilere karşı kavgaların olmamasını engelleyecek bir kural yoktu. Kimisinin yarara yorduğu, kimisinin de zarara yol açtığı bu büyü güçlerine sahip olanlar asla hafife alınmamalıydı. Fakat iş, Dünya'nın kaderine geldiğinde, olaylar çoktan değişecektir. 




''İnsanlar birçok sebepten yalan söylerlerdi: Kendilerini kurtarmak için, beladan kurtulmak için  ve başkalarının hislerini incitmekten kaçınmak için. ...En fazla da bizi çok sevenler bize yalan söylerlerdi, çünkü hayat zorlu bir yolculuktu ve bizim için olduğunca kolay hale getirmeye çalışıyorlardı.''




*Yorumum*

Yukarıda yazdıklarımın epilog kısmından ortaya çıktığını, konu ile ilgili bağlantılı olsa da konunun işleyişi hakkında herhangi bir spoiler vermediğini belirtmek istiyorum öncelikle. İtiraf etmem gerekir ki, bu kitaptan pek fazla beklentilerim yoktu çünkü hiçbir bilgim olmaksızın -arka kapak yazısını bile okumadım- başladım kitaba ve beklentimi sıfır seviyelerinde tuttuğumdan kaynaklanıyordur büyük ihtimalle; ama yaratılan dünyaya ve işlenişi bakımından çok başarılı buldum. Bu özel yetenekli insanlar konusunda her ne kadar yansıtmıyor olsam da, ayrı bir zaafım olduğunu hissediyorum çünkü böyle şeylere kitaplarda rastlayınca ayrı bir seviniyorum ve kitabın ilgi çekicilik oranı benim için kayda değer seviyede artıyor. Bu kitap hakkında da böyle olacağını bilseydim eminim ki büyük bir beklentim olurdu ve o beklentimi de karşılardı rahatça. Beni şaşırtan derecede, terimleriyle özgün olmasa bile bunun hikayeye işlenmesi konusunda tatmin edici bir özgünlük bulunuyordu. 

Benim için eksik tarafı şuydu ki aslında adlandırabileceğim veya parmak basılacak bir durum olmasa da,  okurken nedense bir şeylerin tamamlanamamış veya sürekli minikten bir şeylerin elden kaçtığını hissettim hep. Hani olur ya o mükemmelliğe erişme adımlarındayken bir kitap, bir unsur olur ve her şeyi yerli yerine koyar, tüm eksikleri doldurur; bu kitap da yavaş yavaş zirveye ulaştırdı, ama o zirveye tam erişecek iken bir anda geri çekiliyor gibi hissettim hep. Okurken sürekli o eksikliği giderebilecek bir şeyler aradı gözüm ve tamam işte, şimdi oldu, dediğim anların hepsinde eli boş bir sonuçla karşılaştım. Sanırım bunun sebebi de kafamda çok fazla cevaplanmamış sorunun dönüp dolaşıyor ve yanıtlarını alamamalarından kaynaklanan bir durum olabilir. Ben detaycı bir insanımdır ve okuduğum fantastik kurgulu kitaplarda da, nimet midir cenabet midir hala emin olamadım, bu detaycı yanımın aklıma üşüştürdüğü sorulara karşı kitabın, bu yanımı besleyebilecek bir yanıt olarak verebileceği ufak detayları arar dururum hep. Daha ilk kitaptan bende beklemiyorum yaratılan dünya hakkındaki bütün her şey sere serpe ortaya dökülsün, yanıtlarımın hepsine cevap alayım; ama bu yanıtsız kalan sorularımın fazlalığı, kitabı okurken bir eksiklik hissetmeme yol açtı. 



''Sevgi kontroldür. İnsanlar hayatını yönetmek için seni sevdiklerini söylerler. Seni istedikleri kalıba zorla sokarlar ve kaçtığında da suçluluk hissiyle elini kolunu bağlarlar.''


Bu eksikliğe tezat, yaratılan karakterlerin kimliklerinin oturduğunu ve kitap boyunca buna sadık kalacak şekilde işlendiğini düşünüyorum. Ana kız karakterimiz olan Nevada'nın bazen sinir telinizle uğraşan tavırları ve ana erkek karakterimiz Connor'ın başı duvarlara vurmalık hareketlerinin olması, bu istikrarlılığın korunmasının ne kadar iyi bir fikir olduğu konusunda zaman zaman sorgulamanıza yol açsa da; yazarın kaleminde takdir ettiğim bir durum oldu. Çünkü yaşanan duygusal bir olayın, örnek vermek gerekirse aşkın, bu tip kurgularda iki önemli karakterimizden birini gözle görülebilir bir şekilde değiştirebildiğini, okunulan tür her ne olursa olsun bilinen bir gerçek. Fakat Nevada'nın da, Connor'ın da karakterlerinde böyle hassas bir duygunun onları değiştirebilmesinde bir etken olarak görmeyip de kitabın sonlarına kadar bu düşüncelerinin değişmemesine sevindim açıkçası. Benim için güzel bir değişiklik oldu. Her ne kadar, bunun böyle devam edeceği konusunda şüpheleri olan bu yanımın düşüncesine katılsam da, daha ilk kitaptan  bunun yaşanmamasına sevindim. İkincil karakterlerin de kitabın büyük oranında yer alması ve konuya kattıkları şeylerin azımsanamayacak kadar önem taşıması ile de takdir edilecek bir kitaptı. 


Ayrıca bu kapağı, orijinal kapaktan daha çok beğendiğimi de belirtmem gerekiyor. Her ne kadar Historical Romance'de böyle bir kapağın kullanılmadığını bilsem de, bana öyleymiş gibi geldi orijinal kapak; kitabın taşıdığı unsuru yansıtmadığını düşünüyordum. Bunun yerine daha yerinde bir çeviri kapağı kullandıklarına memnum. Çeviri de iyiydi bana göre ve çeviriden kaynaklanan bir akıcılık, yazarın kalemi ile birleşince ortaya kısa süre içerisinde bile bitirebileceğiniz bir kitap çıkıyor. Yabancı kararlı adımlarla, benim için bu senenin favori yayınevi olma yolunda ilerliyor; yerini İthaki'ye kaptırır mı orasını zaman gösterecek bakalım. Ancak yayınevini gerçekten takdir ediyorum, kalite konusunda kat ettikleri mesafenin bir skalası olsaydı ivmesi hep yukarıyı gösterirdi. Bundan üç sene önceyi hatırlayan birisi olarak bunu söylemek benim için büyük mutluluk. 


Ben büyük bir beklentiyle başlamadığım için, umduğumdan çok daha fazlasını bulmakta sıkıntı yaşamadım; ama büyük beklenti ile başlayanlar için biraz sıkıntılı bir kitap olmuş sanırım. Yorumları okuyunca bunu gördüm. Size tavsiyem de, aslında her kitapta tavsiyem, beklentileri yüksek tutmadan okumaya çalışmanız. Ben tavsiye ederim, beklenmedik bir şekilde çok beğendiğim bir kitap oldu ve böyle süprizlerle daha çok karşılaşabilme umuduyla sizlere iyi okumalar dilerim! :) 



PUANIM: 4/5!







''BURAYA KADAR OKUDUYSANIZ TEŞEKKÜR EDİYORUM, BU YAZILARIN HEPSİ KENDİ ŞAHSIMA AİTTİR, ALACAKSINIZ LİNKLE ALIN VE BANA HABER VERMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN. BİR SONRAKİ KİTAP YORUMUNDA GÖRÜŞMEK ÜZERE!''

''The photos that I've used in this post are belong to 
http://yourreactiongifs.tumblr.com/
I did not intend to steal or occupy the copyright by any means.''



Subscribe to Our Blog Updates!




Share this article!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Return to top of page
Powered By Blogger | Design by Genesis Awesome | Blogger Template by Lord HTML