Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

19 Ocak 2016 Salı

''Evimdeki Yabancı'' Gayle Callen (Kitap Yorumu)



Kitap Adı: Evimdeki Yabancı (Never Trust a Scoundrel)
Yazar: Gayle Callen
Yayınevi: Nemesis
Basım Tarihi: ABD (25 Mart 2008) - Türkiye (Ağustos 2013)
Tür: Seri (Sons of Scandal, #1)
Goodreads Puanı: 3.73


Tanıtım:

Londra, 1845...

Grace Banbury, evine döndüğü gece bir gariplik olduğunu hissetmişti. Dakikalarca kapıyı çaldığı halde kimse ona yanıt vermemişti. Bir süre sonra kapının zaten açık olduğunu fark etti ve içeri girdi. 

Ne annesi ne de erkek kardeşi ortalıkta görünüyordu. Üstelik eşyaların yerinde de yeller esiyordu. Grace neler olduğunu anlamaya çalışırken üst kattan gelen bir sesle irkildi. Yolunda gitmeyen bir şeyler olduğu belliydi.

Bir süre sonra merdivenlerden inen adamı, hayatında ilk kez görüyordu. Evin ve Gracein yeni sahibi olduğunu söyleyen bu adamın, Grace için iyi planları olmadığı belliydi.



''Gerçekten sadece viyolanı kazanmak istemiştim fakat aksine kazandığım... her şey oldu.''
''Söyleyin bana hadi.''
''Sizi kazandım.''

   ♠



*Karakterler*

Grace Banbury,  kocasının kaybından sonra ruhunu tamamlayan bir parçanın eksilmesi ile bu boşlukta filizlenen üzüntünün, gözlerine bir kumaş parçası bağlayıp kumarın kapanını göremeyecek hale gelmesinin kurbanı olmuş bir annenin kızıdır. Annesinin, şansının iki yüzlü maskesinden ona gülümseyen kısmına güvenip diğer yüzün tehdidini göremeyecek kadar saf bir insan olması ve kartların riskine bağımlı hale gelen birisi olması; varlıklarını açgözlülükle sahiplenen bir oyunun evlerinin içerisine kadar girmesine sebep olmakla kalmamış, ellerinde kalan son şey olan evlerini de almıştır. Birkaç gün önce annesi, erkek kardeşinin kasaba evini ve şehirdeki küçük malikanelerini masanın üzerinde kaybettikten sonra, yapmış olduğu bu hatayı telafi etmek için yeterli parayı bulacağını söyleyip arkasında bir iz bırakmadan kayıplara karışmıştır. Annesinin talihsizlikle sıvanmış bir gecesi sonrasında tüm hayatı altüst olan Grace son çareyi, hem işleri yoluna koymayı başarabilirler mi görmek amacıyla, hem de neler olduğunu anlatmak için erkek kardeşi ve aynı zamanda en yakın arkadaşı olan Edward'ın Londra'daki evine gitmekte buluyor. 


Bulundukları durumun umutsuzluğu bir sülük gibi düşüncelerine yapışarak,  olumlu hislerin kaynağını emmeye çalışmasını engellemeye çalışmakla geçen kötü bir yolculuk sonucu kardeşinin evine gittiğinde, abisinin de kumar alışkanlığının kontrolden çıktığını fark ediyor. Zira babasının arkasında bıraktığı değerli eşyaların çoğu  gitmiş, manzara ve portre tablolarının yokluğu neredeyse boş kalmış evi çevreleyen çıplak duvarlar ile fark edilir hale gelmiştir; ayrıca kardeşi de evde yoktur. Onu beklemekle vaktini geçirdiği evde saat gece yarısına geldiğinde, kapının açılması sesiyle dikkati dağılarak oraya doğru gittiğinde, hayatı boyunca hiç görmediği bir insanı tam karşısında bulur: Daniel Throckmorten. İsminin nereden tanıdık geldiğini bulmak için kafasındaki bilgileri sınıflandırmak durumunda kalmadan, içinde doğan ani öfkenin sesinin bunun nedenini fısıldamasıyla anında hatırlar: Bu isim, annesinin mektubunda geçen ve iki evin de yeni sahibi olan adamdır. 


Bol bol açıklamanın ve yanıtlanan soruların yer aldığı konuşmalarında Grace'in edindiği bilgiler, kötü haber yağdıran gökyüzünden korunmak için tuttuğu şemsiyesini parçalayarak onu acımasız gerçekle buluşturmuş, hayatı iki gün içerisinde ikinci kez ayakları altında, daha büyük bir yıkıntının habercisi olarak sarsılmaya başlamıştır. Zira o gece annesi sadece evlerinin tapusunu masaya yatırmakla kalmamış, Grace'in bekar oluşunu da teklifler arasına eklemiştir ve annesinin sunduğu diğer şeyler de dahil bunun kazananı da Daniel'dir. Ancak Daniel isteksizliğini kabullenerek onu istemediği bir şeye zorlamayacağını söyleyip ortaya bir anlaşma koyar: Eğer iki hafta içinde Daniel, Grace'in bu isteksiz kılıfını vücudundan soymayı başarabilirse, Daniel'in metresleri kataloğuna yeni bir isim eklenecektir; ama Grace buna karşı koyarsa, şuan Daniel'de duran ve bir servet değerindeki viyolini alarak yeni bir hayata başlayacaktır.  Kazananın, irade ile karşı koymakla belli olacağı bu mücadelede her ikisi de kartlarını en iyi şekilde oynamaya çalışacak; ama duyguların da işin içerisine dahil olmaya başlamasıyla tüm dengeler alt üst olmaya yakınlaşacaktır. 





''Annesi ve erkek kardeşi için şans oyunları riskliydi. Grace'inki ise kadın ve erkekler arasında oynanan asırlık bir oyundu.''





*Ön Söz*

Tarihi aşk romanları, elime geçtiğinde genellikle zevkle okuduğum; ama bir kitapçıya gittiğimde, alınacaklar listemin içinde bu gruba ait bir kitap yoksa, pek yönelmediğim bir tür. Neden önceliklerimden biri olmamasını bırakın, neden o türe yönelmediğimi bile bilmiyorum, özellikle okuduğum hiçbir tanesinin beni hayal kırıklığına uğratmadığını hesaba katarsak. Bir romantik kurguyu güzelleştiren o kadar etkileyici unsurları var ki; diyaloglar ve atmosfer gibi ve ben bu tarz kitapları kelimelerden oluşan bir zaman köprüsü olarak görüyorum. Cevabını benim bile veremediğim bir sebepten ötürü bu köprüde vakit geçirdiğim zamanların çok nadir olduğunu hatırlayınca, kendimi kötü hissedip bu alana yönelmek isteğim artıyor. Belki yeni-eski karıştırıp birkaç günümü bu vicdan sızısını dindirmekle uğraşırım. 


İki sene önce bu kitap sayesinde tanışmıştım tarihi aşk romanları ile ve geçenlerde yorum yapılması için tekrardan okumam gereken kitaplar listesine göz attığımda, bu kitabın adını gördüm ve hem sonbahara neredeyse girdiğimiz halde yaz boyunca bu türden hiçbir kitap okumamın utancını kapayabilmek için, hem de listede bir kitabın daha adını çizmek için okumaya karar verdim. Hatırladığımdan biraz daha farklıydı gerçi; ama bunlardan bahsetmek için lafı daha fazla uzatmadan yorum bölümüne geçiyorum. :) 



''Hiç kimsenin olmadığı bir yerde sonuçlanan bir peri masalına sahip olmaya mı çalışıyordu? Belki de hayalleri bahçe kadar sahteydi.''




*Yorumum*

Hatırladığımdan daha farklı gelişen bir şey, genel olarak baktığımızda kitap boyunca Daniel'i sinir bozucu bulmam oldu. İlk defa okuduğum sefer bu düşüncenin kafamdan geçtiğini bile sanmıyorum, zira hatırladığım kadarıyla baya beğendiğim bir karakter olmuştu; bu yüzden ikinci seferde bu düşüncenin yalanlanması şaşırttı beni. Kitabın bazı bölümleri, özellikle son elli sayfa, onu ''sevilebilir'' kategorisine koysam da; geriye kalan çoğu sayfada onu koyduğum bu kategoriden alıp malikanesinin balkonundan atmak istedim. Nedenini tam çözemedim açıkçası çünkü apaçık bir alfa karakter ve genellikle bu sinirime dokunacak bir dokunuş değildir; ama Daniel'in egosu ve  kibri ile birleşince bu durum benim hoş olarak adlandırabileceğim bir karışım ortaya çıkarmadı. Grace'in tarafındaydım ben ve Daniel'in şeytan tüyüne sahip cazibesine karşı koyabilmesi için yardımcı olabilecekmiş gibi kafamdaki  destek ekibi tam zamanlı çalışarak kendilerini tutmadan Grace'i savundu; ta ki Daniel biraz şekle oturtulup, Grace'in fiziksel çekiciliği dışında kişilik olarak da hoş bir insan olmasını görüp buna değer verene kadar. Bunun gerçekleşmesi hatırladığımdan daha uzun sürdü gerçi, ben yarısından daha fazlasını bitirmişken hala iki inatçı insan bu konuda birbirlerinin sınırlarını test ediyordu. Ancak bir bakıma daha iyi oldu böyle olması, zira aksinin gerçeklikten çok uzak olabileceğini düşünüyorum. 


Kitap boyunca çok eğlendiğim bir kısım da aslında bu didişme kısımlarıydı. Meydan okumalar ve sözlerle birbirlerini nakavt etmeye çalışıp hanelerine birer sayı ekleme mücadeleri yüzünüze bir gülümseme koyduracak cinstendi. Tam tadındaydı hatta, ne uçuk kaçık istekler yoktu, ne çok sönük kalmıştı; saygıyı koruyarak iğneliyici ama içten sözlerle tuz biber katmışlardı olaya. Aslında kitabı okurken ne kadar zor olduğu anlaşılmıyor, ancak geriye dönüp baktığınızda bu dengeyi sağlamanın hiçbir yazar için kolay olmadığını far etmek zor değil. Bu dengeyi kuramayıp, ufak didişmeler kısmından rahatsız olduğum kitap tecrübeleri olduğundan, meydan okuma ya da anlaşmanın olduğu kitaplara bir şüphe ile yaklaşırım ki sonrasında hayal kırıklığına uğrayarak üzülmeyeyim. Bu kitapta öyle bir şey olmadı; ama bunu yaptıkları süreden bir parça kırpıp, özellikle sonlarda olan bir parça, kısaltmalarını isterdim. Gerçi anlıyorum neden böyle yapıldığını, çünkü son kısımlara geldiğimizde bu durumun hala sürmesi karakterlerin belirgin bir inkar döneminde olduklarını gösterdiğinden, bu ikilemden çıkmak için kalplerinin yoluna açılacak ipin ucunu kavramalarına sebep oldu bu durum. 




''''Kurtarıcın olarak gönderilmiş bulunmaktayım. Onlara ne söylemem gerekli?'' 
''...Kendi itibarları ile endişe duymak için fazla geç, bu nedenle benimkini için kaygılanmayı bırakmalılar. Sen de aynı şekilde.''



Eksik bulduğum kısımlar, kafamda soru işareti bırakıp kapıyı çarparak giden belirsizlik tarafından oldu. Örnek vermek gerekirse Daniel'in aile trajedileri ve bunlarla beliren dedikodulara kitap içerisinde kesin olarak bir şey söylememeleri, bunların doğru ya da yanlış olarak sınıflandırmama pek yardımcı olmadı. Azımsanacak dedikodular da değildi bunlar, bir insanın ölümü ile ilişkindi ve ben bu konu üzerinde harcanan düşüncelerin bizi belirli bir yola çıkarmasındaki yeterliliğinden tatmin olmadım. Bir diğer örnek de bu konuya, Grace'in annesi oldu. Sonunda ufaktan bir değiniliyor, ancak bir yüzleşme anı bekledim anne-kız arasında geçecek; ama genel olarak ana karakterlerin birbirleriyle ilişkisine odaklı bir kitap olduğundan, yan karakterlerin hayatlarında bir mesele olsa bile birkaç sayfada çözüme kavuşarak odak noktası olan konuya geri dönüş yapılıyor. Gerçi itiraf etmem gerekir ki Edward'ın kitapta yarattığı etkisi büyük ve diğer yan karakterler arasında en çok yeri o kapladığından sürekli ana konuya odaklandıklarını söyleyemem. Ancak hayatını nasıl toparlamaya çalıştığı, çelişkileri, kumar bağımlılığı ve kız kardeşinin hayatını izleyip düşüncelerini belli edişini okumak isterdim açıkçası ayrı bir kitapta.


Serinin diğer kitapları maalesef ki daha çevrilmedi. ''Daha'' kelimesini kullanıyorum çünkü bu seriye geri dönüp bitirmelerine yönelik umuda tutunur haldeyim hala. Uzun bile değil açıkçası, iki kitabı daha var ve üçleme bununla beraber bir son buluyor. Her halükarda bu seriyi daha bitirmediklerim listeme ekliyorum ve e-kitap versiyonlarını satın aldıktan sonra ancak bu listeden silinir adı. Bunu hemen şimdi yapacağımı sanmıyorum; ama kısa bir zamanda gerçekleşeceğine eminim ve olduğunda da yorumları burada bulunur zaten. Genel olarak sevdiğim ve iyi zaman geçirmek konusundaki ihtiyacımı gideren güzel bir kitap oldu. Kendi türü içerisinde okuduklarım arasında en iyilerini seçmek istesem eğer adının geçeceğini düşünmüyorum, ancak ihtiyacım olan şey etkilenmek değil de vakit geçirmek olduğundan ve bunu da çok iyi bir şekilde başardığından kitabı beğendim. Tarihi kurgu seviyorsanız bir göz atmanızı tavsiye ederim. İyi okumalar! :) 



PUANIM:3.5/5!









''BURAYA KADAR OKUDUYSANIZ TEŞEKKÜR EDİYORUM, BU YAZILARIN HEPSİ KENDİ ŞAHSIMA AİTTİR, ALACAKSINIZ LİNKLE ALIN VE BANA BİLDİRİN LÜTFEN. BİR SONRAKİ KİTAP YORUMUNDA GÖRÜŞMEK ÜZERE!''


''The photos that I've used in this post are belong to  
http://skins-suicidall.tumblr.com/
http://geekylaugifs.tumblr.com/
http://plumkat.tumblr.com/

.I did not intend to steal or occupy the copyright by any means.''



Subscribe to Our Blog Updates!




Share this article!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Return to top of page
Powered By Blogger | Design by Genesis Awesome | Blogger Template by Lord HTML