Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

22 Ağustos 2015 Cumartesi

''Her Şey Bitti Derken'' Katja Millay (Kitap Yorumu)

 


Kitap Adı: Her Şey Bitti Derken (The Sea Of Tranquility) 
Yazar: Katja Millay
Yayın: Neo Kitap
Baskı Tarihi: ABD (13 Kasım 2012) - Türkiye (Haziran 2014)
Tür: Tek kitap. 


Tanıtım: 

Bazen kurtuluş için aşkı seçmek gerekir...

Nastya tam 450 gündür konuşmuyorsa, gülmüyor ve ağlamıyorsa, bir bildiği olmalı; bazı günler sadece öfkesiyle ayakta durabiliyorsa, bir umudu olmalı; ayakları onu dönüp dolaşıp Josh'a götürüyorsa, bir nedeni olmalı; ve tam 450 gün sonra yeniden konuşmaya karar veriyorsa, söyleyecekleri olmalı.

Josh hayatındaki herkesi teker teker kaybediyorsa, bunun bir açıklaması olmalı;etrafında görünmez bir güç kalkanıyla dolaşıyor, herkesten kaçıyorsa, bir derdi olmalı; ve kasabaya yeni gelen kıza Günışığım diyorsa, bir sırrı olmalı.

Her Şey Bitti Derken, hayat denen yapbozun parçalarını bir arada tutan şeyin sevmek olduğunu bilenlerin, bir de günün en karanlık saatinde çıkagelip, "Her şey bitti demek için çok erken" diyecek bir günışığını bekleyenlerin hikâyesi. 




♪ ☼ ♪ ☼ ♪ ☼ ♪ ☼ ♪ ☼ ♪ ☼

''Bir kez öldükten sonra bunun o kadar da kötü bir şey olmadığını anlıyorsunuz. 
Ben bir kez öldüm de oradan biliyorum. 
Ama ölümden korkmuyorum artık.
Kalan her şey korkutuyor beni.''



*Beğendiğim Alternatif Kitap Kapakları* 





*Karakterler*

Nastya, fırtınaya kapılıp sürüklenen bir teknenin izlediği rota kadar tahmin edilemez ve dengesiz bir ruh haline sahip olan, en kötü kabusunun içerisine hapsolmuş genç bir kızdır. Hayalleri ve yaşamı elinden çalınan bu kız için umudu, bedenini ve ruhunu istila eden zorluklarla başa çıkabilecek tek araç olarak kalmış; ancak o da, öfkeli bir acı ile teknesini döven dalgaların savaşına yenik düşüp, bir daha asla bir araya gelmemek üzere denizin dört bir yanına savrulmuştu; tıpkı bir zamanlar olduğu kişi gibi. Şimdi ise Nastya, umut katili korku denizinde boğulmamak için teknesinin dayanıklılığına güvenmek zorunda kalmıştı ve kendi korkuları arasında bir çıkış yolu arayabilecekken; yerinde durup her saniye tehdidi daha yakından hissedilen hazin sonunun ondan istediğini alması için kendini bırakmıştı. Ancak birisinin ona ''Günışığım'' diye seslenmesi ile tehdit dolu sözler, kendi kriptonitlerini duymaları ile ses çıkarmayı bırakmış, geri adımlarını atmıştı. Birbirlerinin kurtarılmaya ihtiyacı olduğunu bildikleri, fakat bir şey yapamayacak halde kendi denizlerinde boğulmamak için savaş veren bu iki insan; kurtulmanın yolunun imkansızlıklar ile başa çıkmak olduğunu öğrenecek, bunu yapabilmeleri için de kendi mucizelerini yaratmaya çalışacaklardı. 


Eğer ikisinin hayatı da fantastik bir filme konu olacak olsaydı böyle bir şeye benzerdi herhalde. Fakat yaşadıkları hayat bu filmin benzer bir yansıması da olsa, bunun kadar olağanüstü olamayacağını onlar da biliyor. Zira gerçek hayatta zamanı geriye alamazsın, insanların acılarını manyetik bir acı mıknatısı ile çekemezsin, mucizeler yaratamazsın çünkü sıradan bir insansın. Ancak Nastya ve Josh için bu sorun bile değildi. Zira onlar bunu kaldıkları hayat dersinde bir ceza niyetine  beyinlerine sayfalarca  yazmış, bu durum bir daha akıllarından ve ruhlarından silinmeyecek izler yaratmasına sebep olmuştu.

 Josh ve Nastya'nın hayatları, iki farklı el tarafından işlenen bir taş kadar farklıydı.  Farklı acılar ile yontulmuş, farklı talihsizlikler ile törpülenmiş, farklı üzüntüler ile şekil verilmişti; tek ortak yanı ise ikisinin de alıcısı, en büyük kabuslarıydı. İyileşmenin onlar için hayalini bile kuramayacak kadar ekstrem bir istek olduğunun bilincinde olan bu iki genç; önce bunun hayalini kurabilmek için ihtiyaç duydukları cesareti kendi kalbinde bulmaya çalışacaklar, ardından da, bu sefer ucunda iyileşmek olan hedeflerini gerçekleştirebilmek için yapmaktan çekindikleri şeyleri gözden geçirmek durumunda kalacaklardı. 




♪ ☼ ♪ ☼

''Hayatının yarısına gelip de yapmak istediklerini gerçekleştiremediğini, olmak istediğin kişi olmadığını fark edersen cesaretin kırılırmış. Cesaretinin, on sekizine geldiğinde nasıl kırıldığını bir bilseler.''

♪ ☼ ♪ ☼



*Kitap Özet,* 

Konu, geçmişinden bir nebze uzaklaşmak için yeni bir isim, yeni bir yuva ve yeni bir okula gelen Jude'un anlatımı ile başlıyor. Ancak kitap bize ilk sayfalarında neler yaşandığını söylemiyor, böylelikle perdesini yavaş yavaş aralayan bir gizem sahnesinin kurulmasına da yardımcı oluyor. Nastya hayatın gerçekleri ve talihsizlikleri suyundan bir yudum almış her genç gibi alaycı ve sivri mizaçlı bir karakter. Kitabın başlarında bu karakterin, her şey ile dalga geçerim çünkü her şeyden nefret ediyorum, gibi bir tavra hakim olması bana yirmi birinci yüzyıl gençlik romanlarının vazgeçilmezi olan bir karakter klişesini daha canlandıracağını düşündürtse de, sandığım gibi bir skeç oynanmadı. Zira kız, genellemeleri protesto edecek kadar farklı tutumuyla normallik durumunun arasından kolaylıkla sıyrılabilen bir karakter. Okula başladıktan sonra ise yeni bir hayatı yaşıyor olma şansının bilincinde olduğundan, insanlara, içinde barınan farklı kişiliklerinin arasından en korkutucu ve boynunda benden uzak durun, tabelası ile dolaşan kızı göstermekten çekinmiyor. Böylelikle de kolları açık halde bekleyen eski hataların koynuna bir daha düşmemek için kendi imkanıyla önlem almış oluyor. Ancak okulun ilk gününde Josh, bu kamuflajın altındaki kızı görebiliyormuş gibi gözlerle ilk defa ona bakınca Nastya'nın kafası karışacak, o bakışların altında sonsuza kadar korunmak mı yoksa kaçmak mı arasında kalan dürtülerine söz geçiremeyecek hale gelecekti. 





♪ ☼ ♪ ☼

''Galiba hep böyle paramparça olacağım. İstediğim zaman karıştırıp yerlerini değiştireceğim, nasıl bir kız olmam gerekiyorsa öyle olacağım. Aynı anda bir sürü insan birden olacağım ve hiçbiri tam anlamıyla ben olmayacak.''

♪ ☼ ♪ ☼





*Yorumum*

Bu kitap hakkında söyleyebilecek ve konuşacak çok şeyim var ancak ne zaman kitabın mükemmel üslubundan ve kurgusundan anlatmaya başlayacak olsam kelimelerin bunlar için yeterli olmadığını hissediyorum ve yazdıklarımın hepsini silmeye başlıyorum. Bu yüzden sadece şunu diyeceğim: bu kitap hakkında okuduğum tüm iyi yorumlar doğru, hatta daha fazlası onlardan. Birisinin önerisi ile başladım bu kitaba ve kitabı bitirdikten sonra bizzat teşekkür ettim ona. Böyle bir kitabı önerdiği için değil sadece, kendim hakkımda ve hayat hakkında daha önce görmediğim şeylere odaklanmamı sağlayan bir şeyi benimle paylaştığı için de. Sadece kitapta iki kısma takıldım biraz, ya da en azından daha farklı gelişmesini isteyeceğim durumlar oldu, bunları yazmaya karar verdim yalnızca; zira kitapta anlatmaya kelimelerin yeterliliğine erişebilecek tek kısmın bunlar olduğunu düşünüyorum.

Kitabın arka kapağında da belirttiği gibi June, bir süre sonra konuşmaya başlıyor. Bunun kiminle ya da nasıl olduğu konusunda spoiler vermeyeceğim; ancak bu kadar uzun süre konuşmayıp da ilk defa konuşuyor olacağını bilmek, beklenti seviyesini arttıracak cinstendi. Ben bunun dozunu mu kaçırdım yoksa gerçekten sönük mü kaçmıştı o an bilemiyorum; ama en azından beynimin romantik şeyler barındıran bölümünün kapısına tıklatan sabırsız bir kız şikayet için geldiğinde daha farklı şeyler beklediğini söyledi ben yaşananları okurken, geri karşılık alamayınca da somurtarak küsüp gitti. Gerçi sonra işler tatlıya bağlanıyor çünkü kitaptan gelen samimilik kokan itiraflar sonucu o kızın gönlü de alınmış oluyor; ancak kitabı bitirdikten sonra geriye dönüp neler yaşandı diye baktığımda aklıma takılan şeylerden birisi olarak kalmasını da engelleyemiyor bu durum.

Bir diğeri ise kitapta kullanılan zaman ekleri oldu. Kitabın orjinalini okumadığımdan dolayı bunun çeviriden mi kaynaklandığını ya da yazarın kalemi mi böyle olduğu konusunda bir şey söyleyemeyeceğim; ancak bu, kitabı daha az sürükleyici kılmıştı sanki. Yanlış anlamayın, kitabın dili çok akıcı ve sade bu yüzden zorlanmadan okuyabiliyorsunuz. Ancak kitap sizi başka bir şeylerle uğraştırmayacak kadar etkisi altına da almıyor, yani istediğiniz zaman kitabı bir yere koyabiliyorsunuz -son kısımlar hariç-; ancak kitaba geri dönmenize olanacak verecek kadar da merak kırıntısı bırakıyor arkasından. Benim için öyleydi en azından. 

Yukarıda ele alınan konular hariç  ''sıkıntı'' başlığına ara konu yazdıracak  başka hiçbir duruma rastlamadım ve bu kitabı alıp almamak konusunda ki kararsız zihinler için, ben almanızın gerektiği konusunda oy veriyorum. Olur da boş zamanıma denk geldiğinde, bir kitabı ikinci kez okumak istediğimde, elim buna gider artık eminim. Ayrıca normalde yazarın son söz söylediği ve genellikle teşekkürlerini sunduğu yerleri es geçerim; ama bu kitap bana onu bile okutturdu, doyamadım kitaba. Olur da okuyacak olursanız sizler de bana nasıl düşündüğünüz konusunda yazmaya çekinmeyin lütfen. :)


Puanım:4.5/5 



♪ ☼ ♪ ☼

''Oysa bizim gibi insanların da iyi olabileceğini bilmeye o kadar ihtiyacım var ki. İyi diye bir şey olduğunu, sadece bizim onu bulmamızı beklediğini düşünmek istiyorum. Bundan daha mutlu bir son olmalı. Bundan daha iyi bir hikaye olmalı. Çünkü biz bunu hak ediyoruz. Sen hak ediyorsun. İkimiz sonunda beraber olmayacaksak da hak ediyorsun.''

♪ ☼ ♪ ☼




''BURAYA KADAR OKUDUYSANIZ TEŞEKKÜR EDİYORUM, BU YAZILARIN HEPSİ KENDİ ŞAHSIMA AİTTİR, ALACAKSINIZ LİNKLE ALIN VE BANA BİLDİRİN LÜTFEN. BİR SONRAKİ KİTAP YORUMUNDA GÖRÜŞMEK ÜZERE!''


''The photos that I've used in this post are belong to  http://yourreactiongifs.tumblr.com/ 
.I did not intend to steal or occupy the copyright by any means.''



Subscribe to Our Blog Updates!




Share this article!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Return to top of page
Powered By Blogger | Design by Genesis Awesome | Blogger Template by Lord HTML